Yaralı Kalpler Neden Aşktan Korkar ?
Uzman Klinik Psikolog Aslı Kanizi konu hakkında değerli bilgiler verdi.
İnceltilmiş Beşerler İçin Aşk…
Hayatın en temel hislerinden biri olan sevgi, kimi vakit en büyük mutluluğumuzu, kimi vakitse en derin acılarımızı tetikleyebiliyor. Bilhassa daha evvel ihanete uğramış, bedelsiz hissettirilmiş ya da incitilmiş beşerler için aşk, bir sonraki adımda yaşanacak yeni bir yaralanma ihtimali nedeniyle kaygıyla özdeşleşiyor. Bu endişe, kimi vakit içsel bir savunma sistemi olarak fonksiyon görüp kişiyi koruyor üzere görünse de, aslında “yaşama”dan ve kalbin içten gelen isteklerini gerçekleştirmekten uzaklaştırıyor.
Aşktan Korkmak Olağan mi ?
Aşktan korkmak, temelde “Yine tıpkı acıyı yaşar mıyım ?” sorusuyla beslenir. Bu soru, vakitle yüreği zayıflatır ve bayanı duygusal olarak geri çekilmeye itebilir. Lakin cesaretli davranmak, her vakit yalnızca olumlu sonuçlar almayı garantilemez; bazen tıpkı, bazen de apayrı sonuçlar doğurabilir. Değerli olan, riskin kendisine karşın yüreğin davetine kulak verebilmek ve hayatın sunduğu potansiyelleri yaşama bahtını kendimize tanımaktır. Zira insanın kendini mümkün acılardan korumak uğruna hayattan ve aşktan vazgeçmesi, uzun vadede daha derin bir boşluğa yol açabilir.
Güven Hissini Yine İnşa Etmek
Cesaret, “Korkmamak” değil, endişeye karşın adım atmaktır. Yaralı bir kalbin tekrar sevebilmesi, kendini güzelleştirmeye müsaade vermesiyle başlar. Elbette bu süreçte, geçmişte yaşanan deneyimlerin getirdiği dersleri unutmamak gerekir. Sağlıklı hudutlar koymak ve itimat hissinin nasıl inşa edileceğini öğrenmek, yine sevmeye hazırlanırken çok değerli adımlardır. Ancak bu hudutlar, kalbimize hiç kimseyi almamayı seçmekle karıştırılmamalıdır. Asıl gaye, yaşama tutkuyla sarılırken tıpkı vakitte kendimizi de güçlü biçimde ayakta tutacak bir his dünyası inşa etmektir.
Aşk Korkusu
Aşkın ve hayatın getirdiği belirsizliklere karşın yola devam etmek, kişinin kendi içsel kaynaklarını tekrar keşfetmesiyle mümkün olur. Yaşanan yaralar, büyümeye ve kendimizde bilmediğimiz taraflarımızı tanımaya vesile olabilir. Yaralı kalpler , tahminen de tekrar sevme yüreğine en çok gereksinim duyan şahıslardır; zira onlar, aşkın karanlık yüzünü deneyimlemiş olsalar bile, bu karanlığın içinden geçebildiklerinde daha güçlü bir benlikle yollarına devam edebileceklerini bilirler. Aşk korkusu, birden fazla vakit geçmişteki olumsuz tecrübelerin üzerimizde bıraktığı izlerden beslenir. Bu endişeyle yüzleşmek ve tekrar sevmeye cüret edebilmek için, öncelikle Kendini Tanıma İdmanlarına odaklanmak gerekir. Kişi, duygusal muhtaçlıklarının ve geçmiş travmalarının farkına vardıkça, kendi savunmasızlığını daha güzel anlar ve böylelikle sevgiye daha güçlü bir taban hazırlar.
Yeniden Sevmek Bir Seçimdir
Bir öbür kıymetli adım, İtimat İnşa Etme Yollarını keşfetmektir. Hem kendimize hem de karşımızdakine duyduğumuz itimat, tasalarımızı hafifletir ve içimizdeki hamaseti takviyeler. Bu süreçte dürüst irtibat, sağlıklı hudutlar belirleme ve küçük adımlarla tecrübe kazanma, itimat hissini pekiştiren en önemli etkenlerdir. Son olarak, Kendine Müsaade Verme unsurunu benimsemek, endişeyi inkâr etmek yerine onu kabullenerek yaşamamızı sağlar. Bu yaklaşım, endişeye eşlik eden korkuyu anlamayı ve onunla birlikte büyümeyi mümkün kılar. Böylelikle kişi, yüreğinde filizlenen hamaseti besleyip yine sevgiye yönelebilir ve aşkın dönüştürücü gücünü deneyimlemeye bir adım daha yaklaşır. Uzman Klinik Psikolog Aslı Kanizi, ”Unutmayın, sevmek ve yine sevmek bir seçimdir; bu seçim, bazen incinebilirliğimizi açığa çıkarsa da ömrün bütününü kucaklamanın kıymetli bir modülüdür. Dehşetten korunmaya çalışırken, kendi hayat öykümüzü eksik bırakmaktansa, cesurca devam ederek öğrenmek ve büyümek her vakit daha doyurucu olacaktır” (BSHA – Bilim ve Sıhhat Haber Ajansı)
